Dirençlerle çalışmak üzerine

Dirençleri aşmak için atılan ilk adımın, analistin direnci açığa çıkarması olduğunu biliyoruz. Analist, hastayı bugüne dek hiç fark etmediği direnciyle tanıştırır. Şimdi bana öyle geliyor ki, analitik pratiğin çömezleri bu ilk adımın çalışmanın tamamı olduğunu zannetmeye meyilli oluyorlar. Hastaya direncini göstermesine rağmen hiçbir değişiklik olmadığı, hatta direncin güçlendiği ve vaziyetin eskisinden de karmaşıklaştığı şikayetiyle bana danışan çokça doktor oldu. Tedavide hiçbir ilerleme kaydedilmiyor gibiydi. Bu kasvetli önsezinin isabetsiz olduğu her seferinde ortaya çıktı. Tedavi, her birinde çok daha tatminkar bir biçimde ilerliyordu. Tüm mesele, analistin direnci isimlendirmenin onu hemen ortadan kaldırmayacağını unutmasından ibaretti. Bir yandan, dirence rağmen, analizin temel kuralı doğrultusunda analitik çalışmaya devam ederken, diğer yandan da yeni yeni tanıştığı bu direnci derinlemesine çalışması ve aşması için hastaya zaman tanımak gerekir. Direnç şahikaya eriştiği zaman, analist de hastasıyla ortaklaşa çalışarak direnci besleyen bastırılmış dürtüsel itkileri keşfedebilir. Hastayı bu tür itkilerin varlığına ve gücüne inandıran da tam da bu tür bir deneyimdir. Doktorun tek seçeneği, beklemek ve suyun akıp yolunu bulmasına izin vermektir. Suyun önüne ne taş koymak mümkündür, ne de daha hızlı akması sağlamak. Bu görüşe sıkı sıkı tutunursa, aslında doğru bir tedavi yürütmesine rağmen başarısız olduğu yanılsamasına kapılmaktan kurtulacaktır.

– Sigmund Freud. Remembering, Repeating and Working-Through (Further Recommendations on the Technique of Psycho-Analysis II).

[

Yorum bırakın