Transfer sezonunun açılmasıyla birlikte futbol heyecanı körüklenince, biz de psikanaliz camiasının önde gelen isimlerinden kendi rüya takımımızı kuralım dedik ve bakın ilk 11’e kimleri aldık!
#1 – Ernest Jones
Freud’un önce fikirlerinin sonra bizzat kendisinin Ada’ya taşınmasındaki emekleriyle olsun, Melanie Klein’in İngiltere’de himaye edilmesiyle olsun, psikanalizin gol yemesine izin vermeyen bir isim oldu Ernest Jones. Sonrasında “Freud: Hayatı ve Eserleri”ni yazarak psikanalizin kalesini korudu, takım ileriye doğru ilerlerken hep güven verdi. Muhteşem bir kaleci yeri geldiğinde bir libero gibi oynayıp takımın ilerde baskı yapmasına izin verir, yeri geldiğinde de topu doğru şekilde oyuna kazandırıp hücuma katkı sunar. Sıkıntı anlarında ise kalesinde açık vermez. Ernest Jones kaleciliğin hakkını veriyor.
#2 – Sandor Ferenczi
Ferenczi çarpıcı fikirleriyle psikanalizin gelişmesinde etkisini gösterdi ve yeni fikirler için ilham verdi. Bugünün ilişkisel psikanalizcileri kendisini bir tür ata olarak kabul ettiler ve adına New York’ta bir enstitü açtılar. Hemen önünde oynayan isim de ilişkisel psikanalizcilerin kendisiyle birlikte teorik öncü kabul ettiği birisi. O yüzden kendisini sağ bek olarak sahaya sürüyoruz.
#3 – Melanie Klein
Kendine has bir kulvar açtığı için sol beki kendisine uygun gördük. Anna Freud ile olan tartışmalarında hiçbir zaman öne çıkmadı, ancak polemiği yürüten yandaşlarını teorisi ve bitmek bilmez enerjisi ile besledi. Zaten sol açıkta da onun attığı pasları ileriye taşıyan bir isim göreceksiniz.
#4 – Donald Woods Winnicott
Regresyonu teşvik eden terapi tarzı ve terapinin kucaklayıcı yönünü öne çıkarmasıyla Winnicott stoper/defansın ortası pozisyonunu akla getiriyor. Anne bebek çiftine yaptığı vurgularla geri planın önemini bize tekrar tekrar düşündüren Winnicott, defansta güven veriyor.
#5 – Anna Freud
Başyapıtı “Ben ve Savunma Mekanizmaları” olan bir isme forvette yer verecek değildik herhalde. Kendisine babasının hemen arkasında yer verdik. Britanya Psikanaliz Cemiyeti’nin dağılmasını önlemek için de Melanie Klein ile arasına Winnicott’u koyduk.
#6 – Wilfred Rupert Bion
Melanie Klein’dan aldığı pasları ileriye götüren bir psikanalist diyebiliriz Bion için. Ancak son dönem yazılarıyla bir gol unsuru olarak da beliriyor. Aynı zamanda hem Freud’la paslaşmak suretiyle, hem de orta sahadan ileriye ani çıkışlar yapmak suretiyle bir sol açık olmayı hak ediyor Bion.
#7 – Heinz Kohut
Kendi metapsikolojisini kuran ve takipçiler edinen bir isim Kohut. Ondan etkilenenler kendi özgün fikirlerini geliştirdiler;gol yollarını besledi diyebiliriz. Oğlu Thomas’ın Vietnam Savaşı karşıtı gösterilere katılmasına tepki koyduğu, Amerikan Rüyası’na müteşekkir olduğu, son dönemlerde kilise ziyaretleri yaptığı söylenir. Düşününce teorisi muhafazakarlığı meşrulaştırmaya biraz daha uygun görünüyor. Biraz da bunlardan kendisini sağ açığa yerleştirdik.
#8 – Otto Kernberg
Hiç 8 numaradan santrafor olur mu, o Atom Karınca’nın numarasıdır demeyin. Uluslararası Psikanaliz Cemiyeti başkanlığı yaptı, durmadan kitap yazdı, her konuda fikir belirtti, çeşitli teorileri bir araya getirip kendi modelini önerdi. Sınır durumlar denince akla gelen ilk isimlerden oldu. Otto Kernberg, psikanalizi bir tanı ve terapi uygulaması olarak psikiyatrinin içine sızdırdı. O yüzden her yerden beslenip gole koşan isim olmayı hak ediyor.
#9 – Jacques Lacan
Her yıldız santrafor gibi onun da hem seveni hem nefret edeni çok. Sıradışı bir isim, gol yollarında etkili, herkesi kendisiyle yüzleşmek zorunda bırakıyor. Başına buyruk, o yüzden herkesten pas alamıyor ama o da çılgın santraforlar gibi alakasız yerlerden alakasız dokunuşlarla gole ulaşmayı biliyor.
#10 – Sigmund Freud
Ona yetenekli yıldızların numarası 10’u layık gördük. Oyunu kuran isim, ama gene de defansif ağırlıklı diyebiliriz. Anladığımız kadarıyla insan içine çıkmayı, yıldızlar gibi karşılanmayı seven bir isim değil. Ne diyebiliriz ki, yeri gelir sıradışı paslar atar, yeri gelir frikikte topun başına geçer. Aynı zamadan ağır başlıdır ve kolay kolay takımını bırakmaz.
#11 – Carl Gustav Jung
Bir diğer yalnız santrafor. Takımdan biraz dışlansa da yedeğe atılamayan bir isim. Aniden kırmızı kart görme riski olan, ama aniden de maçı çevirebilecek bir santrafor ve kendine özgü bir takipçi kitlesi var. Ne olursa olsun Jung hala santrafor…