2. Psikanaliz Yayıncılığı Günü

Psikanalizin ülkemizde yirmi yıldır kurumsallaşmasına paralel şekilde, psikanaliz yayıncılığı da özgün yapıtlar, çeviriler, derlemeler, süreli yayınlar olarak gerçekleşiyor. Psikanalizin her yeni kültürle karşılaşmasında ortaya çıkan ve bu karşılaşmanın tekil doğasının özelliklerinin gerektirdiği süreçte psikanaliz metinleri çevriliyor, yazılıyor, okunuyor ve her yeni yazma/okumada yeniden üretiliyor. İlki, iki yıl önce İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen Psikanaliz Yayıncılığı Günü’nün ikincisi bu kez İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bağlam, Metis ve Encore yayınevlerinin ev sahipliğinde ve ülkemizin iki psikanaliz derneğinin (İstanbul Psikanaliz Derneği ve Psike İstanbul) destekleriyle 11 Mart 2017 Cumartesi günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul kampüsünde gerçekleştiriliyor. Gelenekselleşmesini hedeflediğimiz bu etkinlikte yeni kitapların tanıtımları yapılacak, psikanaliz çevirilerindeki sorunlar, arayışlar ve çözümler tartışılacak; psikanaliz dergiciliğinde süreklilik olgusu ele alınacak. Psikanalizi okuyan, düşünen, yazan ve yaşayan herkes davetlimizdir.

PROGRAM

09.30 – 11.00 Konferans: Yeni Bir Sayfa Açan Düşler, Jean-Michel Quinodoz Tartışmacı: Nilüfer Erdem
11.00 – 11.30 Kahve Arası
11.30 – 13.00 Söyleşi: Freud’u Okumak Türkçede Jean-Michel Quinodoz – Talat Parman
13.00 – 14.30 Öğle Arası
14.30 – 15.30 Panel: Psikanaliz Dergiciliğinde Süreklilik, Ayça Gürdal Küey, Yavuz Erten, Melis Tanık
15.30 – 16.00 Söyleşi: Rüyalardan Gerçekliğe Psikanaliz ve Sanat Özden Terbaş, Zehra Karaburçak
16.00 – 16.30 Kahve Arası
16.30 – 18.00 Panel: Psikanaliz Çevirilerinde Sorunlar, Arayışlar ve Çözümler, Işıl Ertüzün, Ali Algın Köşkdere, Pınar Padar, Banu Büyükkal

Etkinliğe katılım ücretsizdir.

JeanMichel Quinodoz’nun konuşmaları sırasında ardıl çeviri yapılacaktır.

İçimizdeki Şiddet: Ruhsaldan Toplumsala Şiddet Görüngüleri

Derleyen: Fulya Algın Tokmak

Yayınevi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği (Psike İstanbul) tarafından düzenlenen “İçimizdeki Şiddet, İçinde Yaşadığımız Şiddet” başlıklı sempozyumdaki sunumların yazılı hale getirilmesi ile ortaya çıkan bu kitapta psikanalitik kuram ve uygulamalardan yola çıkarak şiddet ve ruhsallık ilişkisi hakkında farklı tartışmaları sanat, tarih ve güncel meseleler eşliğinde takip edeceksiniz.

Biliyoruz ki tekrarlayan travmalar ruhsallığın temsil etme ve ilişki kurma yetisine saldırır. Yalnızlaşmamak, kendiliğimizle ve birbirimizle bağlarımızı yitirmemek için düşünmeye, çalışmaya ve üretmeye devam etmemiz gerekiyor. Bedenlerimizde, günlük yaşantımızda hissettiğimiz ve geleceğimizi ipotek altına almaya çalışan şiddet karşısında ruhumuzu koruyabilmenin başka yolu yok. Seans odalarımız elle tutulur gerçeklikte bir dış dünya şiddeti ile çevrelenmişken psikanalistler olarak hem odanın içinde, hem dışarıda bir anlam bulma gayreti içindeyiz.
Pınar Limnili

Analitik çalışmada, analistin nefreti kapsama ve keşif kapasitesinin büyük önem arz ettiği kabul edilmektedir. Toplumdaki yıkıcılık ve bunun terörizm ve siyasi baskı edimlerindeki temsiliyeti göz önünde bulundurulduğunda, kapsayıcılık kuvvetlerinin neler olabileceğini araştırmak gerekir. İstikrarlı ve olgun bir demokrasinin önemli bir kapsayıcılık etkeni olduğu aşikârdır; ne var ki toplumun normal yapılarının ilkel durumlara indirgendiği şartlarda da bu kuvvetler makul olarak desteklenmelidir…
Nicholas Temple

W. Benjamin “tarihçi”nin anlatımı ile “gerçekleşmiş”in hatırlanması arasında bir fark gözetir. Tarihçilik anlatımı, geçmiş olayların, duygulanımlardan arındırılmış standart bir versiyonunu kurar. Buna zıt olarak gerçekleşmişin hatırlanması ise, susturulmuş ve muzafferler tarafından aklanmış olsa bile geçmişin duygusal bir biçimde geri gelmesidir. Mesafeli anlatımın belleği hâlihazırda var olan düşünme biçimlerini güçlendirmeye, âdeta onay dilenerek hizmet ederken, yeni fikir ancak ve ancak gerçekleşmişin hatırlanmasıyla doğabilir; böylece geçmişten gelen, sessiz ama konuyla ilişkili bir şey nihayet anlaşılırlık kazanır…
Irène Nigolian

İçindekiler

Derleyen ve Yazarlar

Derleyenin Önsözü

Giriş: Sempozyum Açılış Konuşması
Gülgün Alptekin

1 11 Eylül: Askeri Diktatörlük ve Psikotik Dönem – 1973
David Rosenfeld

2 Ailedeki Şiddetten Toplumsal Cinnete
Yavuz Erten

3 “Radyasyondan Koşarak Kaçmak”: Savaş ve Çocuk
Onur Saltuk Dönmez

4 Öteki Şiddet
Cüneyt Bilen

5 Kitabe-i Sengi Mezar
Şiddet ve Zorunlu Göçün Nesiller Arası İntikalini Efsaneler-Söylemler ve Yazılı Edebiyattaki İzlerinden Psikanalizin Düşüncesi ile Takip Etmek
Gökhan Oral

6 Yıkıcı İçsel Evreler: Depresyon, İntihar ve Cinayet
Nıcholas Temple

7 Kadına Şiddet Sorununa Queer Bir Yaklaşıma Doğru
Alev Özkazanç

8 Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kadınların Güçlenmesi – Mor Çatı Deneyimi: Şiddeti Adlandırmak
Selime Büyükgöze

9 Cumartesi Anneleri: Şiddetin İnkârı Karşısında Yirmi Yıl
Melis Tanık Sivri

10 İnkârın Kimlik Şiddeti veya Herkesi Delirtme Çabası
Irène Nigolian

11 Resmi Tarih Yazımında “İnkârın Rafineleştirilmesi”ni Ruhsallık Terimleriyle Düşünmek
Nilüfer Erdem

12 İnkârın Kilden Ayaklarının ve Yalanın Betondan Temelinin Durumu: İnkâr ve Yalan Arasındaki İlişkiye Dair Bir Değerlendirme
Berdj Papazian

13 Hayati Olan Nedir? Şiddet Neyi Koruyor? Bedeni mi? Arzuyu mu?
Derya Kulu

14 Nesilden Nesile Aktarım
Gülgün Alptekin

15 Toplumsal Çatışmadan Bireysel Yokoluşa: Türkiye’de Kürtler
Ayla Yazıcı

16 İçinde Yaşadığımız Coğrafyanın Bir Niteliği: Ötekinin Karanlığında Özneyi Aramak
Sezai Halifeoğlu

17 Şiddetin Paradoksları
Zehra Eryörük

18 Şiddet İçeren Politikalara Karşı Psikanalistlerin Duruşu Nasıl Olmalıdır?
Aslı Day

19 Şiddet İçeren Devlet Politikalarına Karşı Psikanalistlerin Duruşu Nasıl Olmalıdır? Hanna Segal Örneği
Bella Habip

20 İçinde Yaşadığımız Şiddet: Suskunluk
Meltem Temiz

21 Şiddet ve Yaratıcı Sanat: Yaratmanın Şiddetine Karşılık Akıp Giden Zamanın Şiddeti
Leyla Tanoğlu

22 Birincil Düşlemlerdeki Şiddetin Louise Bourgeois’nın Eserlerinde İncelenmesi
Nayla de Coster

23 Sempozyum Kapanış Konuşması
Pınar Limnili

Dizin

Psikanalitik Şeyler 2 yaşında!..

Merhaba,

İki arkadaşın günaşırı birbirlerine gönderdikleri eğitim duyurularını ve psikanaliz yazılarını bir blogda toplamaya karar vermesiyle başlayan Psikanalitik Şeyler bugün 2 yaşını doldurdu. KUTLU OLSUN!

Geçtiğimiz iki yıl içinde, 202 farklı paylaşımımız bizi 51 bin farklı ziyaretçi ile buluşturdu. Bizi eposta üyeliği, Facebook ve Twitter üzerinden takip edenlerin sayısı 6 bini aştı.

Psikanaliz Seminerlerinde Mutlaka Karşılaşacağınız 11 İnsan Tipi geçen seneki en çok paylaşılan yazı ünvanını bu sene de kimselere kaptırmadı.

Bu seneki doğum günü dileğimiz ise, psikanalitik teoriye gönül veren takipçilerimize küçük büyük demeden hediyeler verebilmek! Daha önceki bir duyurumuzda paylaştığımız gibi siteden en ufak bir gelir elde etmediğimizden (etmeyi de planlamadığımızdan) bunu kendi kendimize yapmamız zor 😦 Ama özellikle de yayınevleriyle birlikte çalışıp hem Türkçeye kazandırılan psikanaliz yazınını daha iyi tanıtmayı hem de takipçilerimize kitap hediye edebilmeyi çok isteriz! Bakarsınız sesimizi bir duyan çıkar, dilemesi bizden!

Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bu 2 yılda sitemizi ziyaret eden, sosyal medyada bizi takip eden, yazılarını bizimle paylaşan herkese desteği için teşekkür ediyoruz.

En olumlu aktarımlarımızla,

Psikanalitik Şeyler Ekibi

psikanalitikseyler@gmail.com
Twitter: @psikanalitik
Facebook: Psikanalitik Şeyler

Okul ve Psikanaliz 10

Özel Amerikan Robert Lisesi’nin 10 yıldır İstanbul Psikanaliz Derneği ile ortaklaşa düzenlediği Okul ve Psikanaliz Sempozyumu bu yıl ” #Mahremiyet: Sosyal Medya, Cinsellik, Kimseye Söyleyemediklerimiz” başlığı taşıyor.

Yer: Özel Amerikan Robert Lisesi Tiyatro Salonu
Tarih: 25 Şubat 2017, Cumartesi
Kayıt ücreti: 120 TL (Üniversite öğrencisi: 60 TL)

Programı ve  kayıtla ilgili detaylı bilgileri içeren Word dosyasını indirmek için tıklayın.

Kaygılı Ebeveynler için Sıra Dışı bir Ürün: Psikolojik Sigorta

(Das Ding Press) – Şüphesiz her ebeveyn çocuklarına iyi bir eğitim ve yeterli maddi imkan sağlamak ister. Hayat sigortaları, sigortacılığın bir meslek olarak ortaya çıktığı günden beri geride kalan eş ve çocukların güvenliği için en popüler yollardan biri. Eğitim sigortası da giderek yaygınlaşıyor: Kendilerinin vefatı durumunda çocuklarının eğitim masraflarının karşılanacağı teminatı, son dönemde yoğun ilgi gören poliçelerin başında yer almakta.

Öte yandan günümüzde ebeveynlerin kaygıları bunlardan ibaret değil; özellikle kendi psikolojik problemleri yüzünden çocuklarının da zarar göreceğinden endişelenen birçok ebeveyn mevcut. Bu endişelerin farkına varan orta çaplı sigorta şirketlerinden Independent Insurance (II) bunlardan yola çıkarak yeni bir ürün ortaya çıkarmış: Psikolojik sigorta. II CEO’su Siegfried Freiberger fikrin nasıl geliştiğini anlatıyor:

“Yakın zamanda baba olacak bir arkadaşım, zor bir çocukluk geçirdiğinden ve bu yüzden çocuğunun psikolojisine istemeden zarar verebileceği endişesinden bahsetmişti. Aklıma bu proje geldi, sonuçta eğer psikolojiniz yüzünden çocuğunuzun olumsuz yönde etkilenme olasılığı varsa, burada bir riskten söz edebiliriz. Bir riskten bahsettiğimizde de, onu hesaplamak ve onu paylaşmayı önermek biz sigortacıların işi.”

Freiberger, projesini bir arkadaşına, aynı zamanda bir psikanalist olan ekonomi doktoru Erwing Johnston’a götürmüş. Dünya Psikanalistleri Birliği (Association of World Psychoanalysts – AWP) üyesi olan Johnston, Freudyen teorilerle projeyi güçlendirmiş:

“Eğer çocuğunuzun Ödipal problemler yaşamasından korkuyorsanız –örneğin garip bir kariyer seçimi, yüksek eğitimi bitirememe, sıra dışı bir eş seçimi, aşırı hırs– poliçenize bu opsiyonu ekleyebilirsiniz. Ebeveynlerin bu kaygıları birçok bilinçdışı anlam içerse de, çoğunun bu potansiyelleri doğru şekilde sezdiğine şahit oldum. Bununla beraber, bizlerin preödipal sorunlar olarak adlandırdığı, ikili ilişkilerdeki dalgalanmalar, karşınızdakini bir sevip bir nefret etmek, hayal kırıklığı durumlarında çok yoğun duygusal tepkiler vermek gibi sorunlarınız varsa, bunların çocuğunuzu etkileme ihtimali oldukça gerçekçidir ve bununla ilgili de bir poliçe çalışması yapılabilir. Şüphesiz bunların belirlenmesinde bilimsel bir çalışma var: Sigorta şirketi sizi bir psikanaliste yönlendiriyor ve değerlendirme seansları sonunda size ve şirkete bir rapor yazılıyor. Çocuğunuz ileriki yaşlarda poliçenin kapsadığı başlıklarda problemler yaşarsa bir eylem planı geliştiriliyor; psikanaliz seanslarının ödenmesinden maddi tazmine uzanan opsiyonlar mevcut. İlerde bu başvuruların değerlendirmesinde ve eylem planının oluşturulmasında tamamen bağımsız ‘eksper psikanalist’ler de mutlaka olacaktır ve bu sayede haksızlık ve kötüye kullanımların önüne geçilecektir.”

Johnston projeye güvense de psikanalistlerden eleştiriler gelmiyor değil. Sağlam Temeller Atmak: Çocuklarda Dürtü ve Saldırganlık (Having an Infrastructure: Drive and Agression in Children) kitabının yazarı Meryl Kidson’ın pozisyonu çok net:

“Bu, saçmalık. Paranoyak kaygıları paraya çeviren sigorta şirketleriyle manik inkâr içindeki omnipotansa özenen ebeveynlerin karanlık ve ölümcül bir işbirliği bu.”

David Woolson da bir diğer kaygılı isim:

“Çocukların bu anlaşmayı sezeceğini ve her zamankinden daha da yalnız ve çaresiz hissedeceğini düşünüyorum. Ebeveynler, ebeveyn olmaya devam etmeye çalışsa ve sigorta şirketlerini aradan çıkarıp çocukları oyun parkına götürse, daha iyi bir gelecek yaratma imkânı bulurlar, hem de bedavaya.”

Peki hedef kitle ne diyor? Bir şirkette yönetici olarak çalışan David Brown (41) fikirlerini bizimle paylaşmaktan çekinmedi:

“Eşimle birkaç kere ayrılmanın eşiğine geldik. Ben de boşanmış bir ailenin çocuğuyum ve o günleri tekrar yaşamak istemem. İleride aynı şeyin kendi çocuğumun da başına gelme ihtimali durumunda, çocuğumuzu koruyabilecek kaynaklarımız olma ihtimali bizi daha güvenli ebeveynler yapıyor.”

İsmini vermek istemeyen bir anne ise şöyle konuştu:

“İlk başta bunu yaparsam kendime güvenmiyor gibi olurum diye düşündüm. Sonra fikir daha iyi geldi, dünyanın binbir türlü hali var ve daha fazla güvencenin asla zararı olmaz dedim. Poliçeyi unuttum sayılır, arada aklıma geliyor ve gülümsüyorum. Çocuğumuzun gelişimiyse gayet iyi.”

Bazıları poliçe sayesinde çok daha rahatlamış görünüyor. Ses mühendisi olarak çalışan Clark Rodney bunu açıkça dillendiriyor.

“İyi bir baba olduğumu söyleyemem.  Uyuşturucu geçmişim var, ailemle de aram iyi değildi. Çok turluyorum, evdeyken de çocukla pek ilgilenmiyorum açıkçası. Eşim çok anlayışlı ve ilgili, ona güveniyorum ama bu sigorta olayı beni rahatlattı. Poliçeyi ne kadar artırmak gerektiğini sormadım bile.”

Ebeveynlerden böyle bir şeyi düşünemeyeceğini belirtenler de mevcut. Bakın genç bir anne ne diyor:

“Ne yani, o zaman ilgilenmeyi de bırakayım da çocuk delirsin, ne de olsa parasını sigorta şirketinden alacağız, öyle mi? Sorumluluk sahibi olmak insanlar çocuk yapmayı iki kere düşünse daha iyi olur!”

Freiberger, uygulamanın kopardığı yaygaranın farkında. “Bakın, ailelerin özgür tercihlerine saygılıyım, kimseyi bir şeyi dayatmıyoruz,” diyor ve ekliyor “Psikanalistlerin bir kısmı ise biraz muhafazakâr yaklaşıyorlar. Bilim ve rasyonel düşünceden yararlanarak geliştirilmiş bir sistem bu. Biraz daha açık görüşlü olsalar bu kadar net kestirip atmayacaklarını düşünüyorum”.

Freiberger, bunun her ne kadar özgür tercihlerle ilgili olduğunu söylese de, Kuzey ülkelerinde bunun bir toplum uygulaması olarak düşünülmesi fikri öne çıkıyor. Akıl sağlığı sigortalarının zorunlu tutularak kendi kendini finanse eden özgür ve deneysel akıl sağlığı hizmetleri üretilmesi fikirleri dillendirilmeye başlandı bile. Bakalım önümüzdeki yıllar akıl sağlığı hizmetleriyle ilgili ne gibi yeniliklere kapı açacak?