W. Reich
Çev.: Doç. Dr. Ahmet Taner Kışlalı
Ruhsal yapının oluşumunun incelenmesi, bilimsel psikolojinin görevidir. Bu niteliği ile, ancak ruhsal süreçlerin ekonomisini ve dinamiğini anlamak ve anlatmak için gerekli yöntemlere sahip bir psikoloji söz konusu olabilir. Psikanaliz ile maddeci diyalektik arasındaki ilişkiler üzerinde yaptığım çalışmada, psikanalizin, kendisinden hareketle maddeci diyalektik bir psikolojinin geliştirilmesi gereken bir çekirdek olduğunu kanıtlamaya uğraştım. Bilim adamları dünyasının burjuva görüş açısı, genellikle kendi bilim dallarına biçim değiştirmiş kavramlar ve yanlış ilkeler soktuğu için, bütün maddeci ve diyalektik psikoloji denemeleri, herşeyden önce yöntemsel bir eleştiriyi gerektiriyor. Sözünü ettiğim çalışmada, psikanalizden bir sosyoloji çıkarılabileceği olanağım yadsıdım; çünkü, toplumsal süreçlere uygulandığında, psikolojinin yönteminin ister istemez idealist ve metafizik sonuçlara götürmesi gerekir. Nitekim böyle olmuştur. Bu bana, “ilkel sosyoloji” ile uğraşan psikanalistlerin çok sert biçimde saldırmaları sonucunu doğurdu. Hiçbir psikolojik yöntemin sosyolojik sorunlara uygulanamıyacağı benim için ne kadar açıksa, insanların “öznel eylem” sorunları ve ideolojinin oluşması söz konusu olduğu andan itibaren, sosyolojinin psikolojiden vazgeçemiyeceği de aynı derecede kesindi. Psikanalize sosyolojide bir yer vermeyi deneyen geçici bir formülü sonunda bulduktan sonra, kendi kendimle çeliştiğimi söyleyerek Sapir bana saldırdı. Bir yandan psikanalizmin sosyolojiye uygulanmasına karşı çıktığım halde, öte yandan herşeye karşın ona belirli bir yer ayırdığım için, bana böyle bir eleştiride bulunmak zor değildi. Beni eleştirenlerin işinin, benim işime oranla çok daha kolayolduğu açıktı. Bir kısmı, polisin varl1ğının kitlelerin cezalandırılma gereksinmeleri ile açıklanması gerektiğini öne süren savlan ile zaferlerini kutlayan “psikanalitik sosyoloji”lerini işin içine karıştırmaya devam etmer. Diğerleri, psikanalizmin “idealist” bir bilim dalı olduğunu ve bu konuyla ilgilenmemenin daha iyi olacağını kısa yoldan savunarak, bu tür zor sorunların tümünü bir çırpıda bir kenara ittiler. Sorunları aydınlatmak için çok az çaba sarfetmenin kanıtı idi bu. Birçok eleştirmen, örneğin Sapir gibi, aynı zamanda psikanalizin bir dizi temel buluşlar yaptığını, en iyi cinsel kuramı oluşturduğunu, bilinç altını ve cinsel bilinç altına itilmeyi (refoulement) ve dolayısıyle ruhsal süreci ortaya çıkardığını vb. kabul etmek zorunda kaldıklarını söyleyerek, kendi kendilerini yadsımış oluyorlardı. İdealist bir bilim dalının nasıl olup da böylesine önemli buluşlar yapabildiğini sorduğumda yanıtsız kaldım.
Yazının devamı için tıklayın.