Arzunun Sapkın Halleri

İnsan kendisinde ya da bir başkasında neyi arzular? Yaşamı, ölümü, cinselliği, kaybı, zaferi, gücü, takdiri?  Hiçbir cevap tatmin etmiyor değil mi? Acaba insan, hep düşünülenin aksine ötekini değil de, ötekinin arzusunu arzuluyor olabilir mi? Peki istek nedir, arzudan hangi noktalarda ayrılır? İkisi eşanlamlı mıdır? Fransız psikanalist Jacques Lacan’a göre istek ve arzu birbirinden farklıdır. İstek, bedenin ihtiyaçlarından kaynaklanır ve kendisine özgü biyolojik bir  işlev barındırır. İnsan arzusu ise, isteğin hem ötesindedir hem de ondan önce vardır. Bu da, arzunun isteği aştığı yani sonsuz olduğu anlamına gelir. Bu yüzden onu tatmin etmek olanaksızdır. O, her zaman söylenemez veya ulaşılamaz olana işaret ettiği için hiçbir zaman doyurulamaz. Bir amaca ulaşıldığında aslında bir şeylerin eksik kaldığı. Bu yüzden varoluşun bu oldukça çekici ve bir o kadar da karanlık odasını el yordamıyla bulup, dekore etmeye çalışmak bütün ömür boyu sürecek bir meseledir. İşte bu mühim meseleye fazlasıyla kafayı takmış bir yazar Mehmet Erte. Ve kendi gibi buna kafayı takan kahramanlar yaratmaktan da oldukça hoşlanıyor. Bunun ispatı ise Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan öykü kitabı Arzuda Bir Sapma. Erte, bu kahramanları yaratırken okura bol miktarda psikanalitik malzeme vermeyi ihmal etmiyor. Neredeyse her karakterinde ödipal bir sorunsala, otoriteyle çatışmaya, sado-mazoşist bir tavra, ensestiyöz bir tona, fetiş özne veya nesnelere rastlayabiliyoruz. Bu anlamda oldukça cesur bir kalemi olduğu söylenebilir. Sanki tüm karakterlerin kulağına Julia Kristeva’nın “Arzu, özünde sapkındır” sözü fısıldanmış gibidir. – Tuğçe Isıyel Yazının devamı için tıklayın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s