Yazarlar: Lewis Aron & Karen Starr
Çevirmen: Elif Okan Gezmiş
Yayınevi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Aron ve Starr, bu kitapta adeta psikanalizin psikanalizi gibi devasa bir işe soyunuyorlar. Psikanalizin halen belli bir entelektüel ve klinik bir canlılık taşımasına rağmen, hitap ve hizmet ettiği toplum kesimleri açısından bakıldığında kendisini oldukça dar elit kesimlerle sınırlandırmış olduğunu ve bu durumun da psikanaliz için ciddi bir bunalım anlamına geldiğini, Freud ve Ferenczi gibi kurucu babaların psikanalizi “halk için psikoterapi” haline getirme vizyonundan alabildiğine uzaklaşılmış olduğunu tespit ederek başlıyorlar analizlerine. Bu tespit üzerine baştan sona açık ettikleri temel dertleri ise psikanalizi “ilerici ve hümanist” bir eksene oturtmak için teorik bir katkıda bulunmak. Bu anlamda Aron ve Starr’ın kitabı, çok daha geniş toplum kesimlerinin psikanalizden faydalanabilmesini hedefleyen ilerici ve hümanist bir psikanaliz hareketinin kapsamlı bir manifestosu olarak görülebilir.
Murat Paker
Psikanaliz kendini psikoterapiden farklı olarak olarak tanımlama noktasına nasıl geldi? Irkçılık, homofobi, kadın düşmanlığı ve anti-semitizm, psikoterapi ve psikanalizin yaratılmasında nasıl bir araya geldiler? Psikanaliz psikoterapi midir? Psikanaliz bir “Yahudi bilimi” midir?
Psikanalizin ilerici ve hümanist kökenlerinden esinlenen Lewis Aron ve Karen Starr, Freud’un psikanalizin “halk için psikoterapi” olması gerektiğine yönelik çağrısının peşinden gidiyorlar. Psikanalizin kendisini her zaman nasıl bir “öteki”ne göre tanımladığına odaklanarak bir kültürel tarih sunuyorlar. Başlangıçta o öteki hipnoz ve telkindi; sonra psikoterapi oldu. Yazarlar, psikanaliz tarihinde yer etmiş, her biri hiyerarşik olarak tanımlanmış bir dizi ikili karşıtlığın izini sürüyorlar. Irkçılık, anti-semitizm, kadın düşmanlığı ve homofobinin yansımalarını takip ederek, psikanalizin, fallik erillik, içine girme, heteroseksüellik, özerklik ve kültürle bağlantı halinde, bağımlılık, dişil edilgenlik ve ilişkiselliği güçlendirdiği düşünülen telkin ve psikoterapiye karşıtlık üzerinden tanımlandığını gösteriyorlar. Aron ve Starr, Freud’un psikanalizi geniş ve esnek bir şekilde tanımlayan ilerici ufkuna dönüş yolunda öncülük ederek bu ikilikleri yapı-bozumuna uğratıp yeni bir çağ için onu yeniden canlandırıyorlar.
Halk İçin Psikoterapi, psikoterapistlerin, psikanalistlerin, klinik psikologların, psikiyatristlerin -ve onların danışanlarının- ve feminizm, kültürel çalışmalar, Yahudilik çalışmaları ile ilgilenenlerin okuması gereken bir kitap.